-
- DÜNYANIN EN MÜCADELECİ KADINI, ANNEM! ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN…
- ADAM OLABİLMİŞ ADAMLAR BU ÖZELLİKLERİNİ ANALARINA BORÇLUDURLAR...
- ANNEM ,YARIN YİNE ANNELER GÜNÜ HER GÜNKÜ GİBİ HADİ BİL BAKALIM KİMİM BEN DİYE SORASIM GELDİ...
- 2013 yılında babam ağır zatürre, annem alzaymır hastalığına yakalandı. 2013 yılından buyana da helali hoş olsun ikisi de yanımdaydılar. Sayın eşim adeta bir bebek ihtimamı ile her ikisini de yakından takip etti. Yardımcısı da vardı. Ama her dakika gözleri hepsinin üzerindeydi. Gönül huzuru ile işime gidip geldim. 2. Nisan 2019 günü annem vefat etti. Her akşam geldiğimde ilk işim elimi yüzümü yıkar hep yattığı yatağına gider ellerini tutar " Kim geldi söyle bakalım?" dediğimde derin derin bakar. Ay ay Sarıbeysin sen!" der , sonra beni tanımış olmanın ona verdiği büyük bir huzurla gülerde gülerdi. Ben de hadi ana işlettim seni der gözyaşlarımı gizlemek için yanından ayrılırdım. Yıllarca sürdü. Yaşadık.
- Benim annem dünyanın en mücadeleci ve kararlı kadınıydı. Ortaokul 1. sınıfta şubat tatiline girdik. Karne elimde. Gülerek köye geldim. O yıl derin kar senesi ya da bana öyle geliyor. Eve geldim annem ahırda hayvanları besliyor. Anne karne aldık dedim "aferin oğlum" "aferin sarıbey" dedi. 7 zayıfım var ama dedim. Kaşları çatıldı. Yüzü gerildi. Dişlerini sıktı. Birkaç saniye boşluğa baktı. Öyle mi? dedi. Ses vermesi beni rahatlattı." Hee ana ..." gibi bir şeyler söyledim. Elinin altında Kastamonulular bilir 70x80cm çaplı yükseklik 1 m. saman sepeti var. Öyle bir ittirdi ki sepet ayağımın burnunda durdu. Hayvanların yemini samanını ver. Sonra gel diyeceklerim var dedi. Çıktı gitti. Yalan yanlış hayvanların samanlarını verdim üzerine de katık derdik yemlerini döktüm. Yaklaşık 20-25 arasında büyükbaş hayvan var. Ahırdan çıktım eve geldim. Ana bitti, dedim. Gel bakalım, dedi. Annemi bu kadar sakin görmenin rahatlığı ile düştüm peşine. Ahıra girdik. Hayvanların yemi, samanı tamam ama altlarındaki gübrenin "hendek" denilen çukura kürenmesi oradan da "temek denilen" boşluktan ahırın arkasındaki gübreliğe (...) kürekle atılması gerekiyor. Eline küreği aldı. " Bak sarıbey hayvanların altını kürüyeceksin... ama sabaha kadar yine kirletirler. sabah ezanında kalkacaksın onları da kürüdükten sonra temekten dışarı atacaksın. Bu iş artık senin dedi. Nasıl ya ben okula nasıl gideceğim, üzerim başım batacak? Sonra 5 km. lik yol yürüyüp okula varacağım bunları hangi ara yapacağım dedim. Üslubum "çok sert... Annem çok sakin bir şekilde " Benim güzel evladım, bu işleri bitir gel dedi. Sesindeki sakinlikten korktum. Hülasa işi bitirip geldim. Yer sofrası hazır... Hamur tarhana, kül çöreği ve kiren (kızılcık) ekşisi var... Yumuldum... Gözümün karası kayboldu... Sofradan kalktım. Ana güzel olmuş sağ ol gibi bir şeyler söyledim. Nenem (babaanne), dedem (babamın babası) bize gelmişler. Onlar köyün ilk evi... "Bozoklu Numan yapmış." o evde otururlardı. Biz de ardıç doruk denilen bir tepede önce dedemler, amcamlarla birlikte yapmaya başladığımız ancak ben 4. sınıfta iken yanan evimizin yerine babamın yaptırdığı evde kalıyoruz. Nenem " kız kara Behiş oğlana zayıfı var falan diye kızma bak külahları değişiriz." dedi. Anam..." yok anam niye kızayım ki... Yükümü hafifletecek çift çubuk canım çıkıyor" dedi. Nenem kız ben sana boşuna "baş gelin" dememişim aferim sana dedi.
- Ben 7 zayıfın üzerine bu kadar hoşgörünün sarhoşluğunu yaşarken annemin " sen gel bakayım... Benim güzel oğlum... Sarıbeyim" sesi beni ayıkktırdı... ne var şimdi yine ana ya... gibi bir söz diyecek oldum.... girdi koluma avluya indirdi. Boncuk renkli ama odun ateşinde kaynaya kaynaya mavi siyah bir renk almış çaydanlığa demlenip çaydanlığın ucuna gazete kağıdı ile tıkaç yapılıp üzerine de hamur teknesinin mayalanma aşamasında örtülen örtü ile üzerinin kaplandığı çaydanlıktan gelen mis gibi çay kokusunu içime çeke çeke avluya indik. 5m. eninde 3 m. yüksekliğinde kırılmak için istif edilmiş odun kütüklerini o gece fark ettim. Halbuki yıllarca vardı. Annem " sarıbey bunların parçalanması bitince gel" ... " oğlum çok yoruldum uyursam falan beni uyandır sana ıhlamur kaynatacağım dedi. Bir süre sonra girdim içeri... annem uyanık bitti mi dedi.. " ya nasıl biter o kadar odun dediğimi bir de ocakbaşında duran 80 cm. uzunluğundaki" maşanın popoma indiğini ve benimde kütüklerin arasında yerimi aldığımı hatırlıyorum. Sabah güneş doğarken o odunların bittiğini ve eve geldiğimde annemin ıhlamurun sadece çiçeklerini ayırıp çaydanlığın yanında beklediğini gördüm. Bitti mi Sarı Bey dedi. Heee ana dedim...Tamam uyuma sana ıhlamur kaynatacağım, dedi. O gün duyduğum son söz oydu. Yarım saat falan uyudum uyumadım. Annem ocağın başında tarhana çorbası yapıyor. "sarıbey hadi oğlum" ahıra derken uyandım. Nazlanma hakkım yok. Hemen kalktım. Elimi yüzümü yıkadım. Ana ahırı bitireyim çorbayı sonra içerim dedim. Oğlum bugünlük öyle olsun. Ama yarın ben senin çorbanı pişiririrm ama koruculuk yapamam.. dedi. Yani benim kendi gerçeğime dönmem için 24 saat yetti. BUNUN MİMARI KARA BEHİŞTİ. DAHA SONRAKİ ÖĞRENCİLİK YILLARIMDA BÜTÜNLEME İLE TANIŞMADIM. Okuması yazması yoktu. Babası her yıl öğretmenine 2 horoz bir "fakrıttın" götürürmüş o da okula gitmezmiş. Anam benim hakkını helal et. Keşke yaşasaydın da her akşam beni tanırmış gibi yapsaydın. TOPRAĞIN BOL BİLİYORUM. SENİ ALLAHIM DAHA İYİ BİLİR... SEN TOPRAKSIZ OLAMAZSIN. YERİN ZATEN CENNET... Kızlarını okutmak için verdiğin mücadele ciltlere sığmaz... Anam mezarını aynen dediğin gibi yaptırdım. Babamın mezarını da senin dediğin gibi yaptırdım. Ben yaşadıkça her 2 Nisan’da ve her 21 Eylül’de yasini şeriflerinizi mezarlarınızın başında okuyacağım. Ruhun şad olsun... Babamı biliyorsun .21.09.2020 günü yanına geldi. Sen gidince Sarıbeye (bana) emanetti. Şimdi sana emanet. Allahım rahmetini esirgeme. Cennetinde olsunlar. Topraksız da ışıksız da bırakma…amiin…
- TÜM ANNELERİN ANNELER GÜNLERİNİ DE KUTLARIM. 12.05.2023 hyetgin
0 yorum:
Yorum Gönder