29 Mart 2024 Cuma

ANADOLU MÜSLÜMANLIĞI İÇTENDİ. KORUYAMADIK

 

ANADOLU MÜSLÜMANI İÇTENDİ…KORUYAMADIK.      17.03.2024 Hıfzı Yetgin

Anadolu Müslümanlığının en temel özelliği, bu coğrafyanın insanı bilgisi olmadan peşinen inanır.  İnandığında da inanır vesselam. Öğrenmeye işin detayını bilerek inanayım demeye de pek çabası olmaz.   Akıllıdır. Ama aklı kullanma, araştırma yerine kendisine anlatılmasından hoşlanır. Yani “nakil yoluyla” bilgi sahibi olmayı tercih eder. Ama eğer inanmışsa bir kere o inanç içtendir.  İçtenlikte boyutları büyüktür.  Sınır tanımaz. İşte size bunun kanıtı diyebileceğimiz bir hikâye...

Henüz tarlada harmanda bahçede bostanda motor seslerinin olmadığı, her şeyin el emeği ile kazanıldığı kapalı köy ekonomisinin hüküm sürdüğü yıllarda... Bir rençperlikle uğraşan işinde gücünde bir yıl beş mevsim, günde 25 saat çalışan emmim bir dayım varmış.   Bizden biri yani… bu emmim bu dayım çalışmış, çalışmış, ekmiş, ekmiş, biçmiş, biçmiş sonra da toplamış tüm şapı samani harman yerine getirmiş. Öküzüylen, kömüşüylen, atıyla eşeğiyle günlerce haftalarca düven sürmüş, tınarları yığmış, rüzgar nöbetleri tutmuş, elinde yaba altı yöne döne döne tınar savurmuş… elemiş, ayıklamış o yana bu yana döndürmüş. Samanı deneyi ayırıp çeç yapmış. Kesmügünü de ayrı halletmiş. İşin önemli kısmını bitirmiş bir sevinç. İçinde  '"çok şükür, çoluğun çocuğun malın melalin yiyeceğini hazır ettik. Bu yıl da ekmeğimiz çıktı. Diye bir nefes almaya hazırlanırken… birden gök tıkırdamaya, harlayıp gürlemeye başlamış. Bizim ki, az bi işi kaldı. Artık buğdayı çuvala koyup- ambara taşıyınca, işin sonuna gelinecek… Çuvallar hazır, dört tekerleği de samanlığın böğründe çoluk çocuk da yanında bir yükte eşeğe sararsa iş tamam. Gökyüzüne dönmüş yalvarırcasına bakmış, ellerini açmış, yağmur yağacak gibi. Ama bilirki rızık var görüp durur koca yaradan. İçtenlikle seslenmiş. "Ya rabbim görürsün ki işin sonuna geldik. Az müsaade ver. Az sabret, az kaldı şu denenin çoğunu ambara birazını da herkile koyayım. Sonra istediğin kadar yağdır. Ağzını açanın ağzını yırt. Bak her şey ortada az bir müsaade, demiş. Demiş emme daha sözü bitmeden bir gürültü, bir patırtı, bir takırtı, bir şakırtı kopmuş kiiii… düşman başına . Bir şiddetli tufan dolu yağmur bir arada. Sular, seller, ortalığı kaplamış. Harman yerinde ne kadar dene, kaç hak, kaç yarım, kaç teneke ne var ne yok almış götürmüş. Yetmemiş bir de samanlığın saçağının damlalıklarının altına sığınmış garibim eşekçiğizi de sürüyüp götürmüş.   Kim ne etsin? Kime kimi anlatsın? Çaresiz bakmış bakmış gözlerinde yaş. Üzülmüş ki görülmez cinsten. Donmuş kalmış, dönmüş bakmış;  Sonrasında “Ya Rab, bunu bana etmeyeceğeydin. Dedim sana az müsaade diye ”diyebilmiş..

             Derken zaman geçmiş mübarek Ramazan ayı gelmiş çatmış. Bizimki çoluk çocuk uşak devşek  sahura kalkmışlar. Yemeklerini yemişler niyetlerini edip oruca başlamışlar. Ailenin öteki bireyleri bilinmez de gündüz olmuş öğlen vakti geçmiş, ikindiyi de aşmış iftara az bir zaman kala bizimki şu güllegini kaldırmış emziği ni da ağzına dayayıp lıkır -lakır suyu içmiş.  Orucu bozmuş yani. Sonra gökyüzüne yönelip başlamış inandığı ile konuşmaya.., "Ne o, kızdın değil mi?  Kızdın kızdın . Orucu bozdum diye kızdın. Daha dur… Seyret sen. Kurbanı bekleyeceğim. Vallahi bak eşeği de kurbana sayacağım" demiş...

              Şimdi dayım/emmimim imanını, inancındaki içtenliği sorgulayabilir misin? , Bilgisizliğinin Onu isyana sürüklediğini söyleyeceğiz. Her şey diyeceğiz. Tamam da Kendisini Tanrısına sitem edecek kadar yakın gördüğü için içtenliği apaçık ortada olan inancını sorgulayabilir miyiz?  Hiçbir koşulda buna hakkımız olmaz.

            Halkın cahilliğini kutsayanlar burada da mangalda kül bırakmayacaklar. Hadi oradan. Şu halkı aç bıraktık, açık bıraktık, tonlarca atığın, milyonlarca ton toprağın altına gömdük. Enkazlar da bıraktık. Kimselere ağzını açmadı. Sesini yükseltmedi. Şu Anadolu insanının saflığını koruyamadık. Yeniden kazandırabilmen için Anadolu kadar ömür gerekir.

Yazıklar olsun bize…                                                                     17.03.2024 hyetgin

 

19 Mart 2024 Salı

ÇANAKKALE- Mehmet Muzaffer'in Hikayesi -2024

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Premium Wordpress Themes