28 Aralık 2012 Cuma

16 Ekim 2012 Salı

BEYNİNİNİZİ SINIRLAMAYIN. KORKULARINIZDAN KURTULUN.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

DİNOPARKTA BİLGİLENDİK

03.07.2012 günü Kemer İlçesi Göynük Beldesindeki Dinoparktaydım. Dinozorların birebir kopyasını yapmışlar ve yumuşak plastiğin içerisine yerleştirdikleri muhtelif makinalarla da hem yüksek ses çıkarmalarını hemde ağız,ayak, boyun ve kuyrukların aynı anda çeşitli şekillerde hareket edebilmesini sağlamışlar. En ilgimi çeken yanı nefes alıp vermelerini birebir  başarmışlar. Önce ürke korka gezerken, bilgilendikçe psikolojideki "kontak sempati yaratır" ilkesi doğrulandı. Dinozorlara sempati beslemeye başladım. Dinozor deyip geçiyordum ama; otla beslenenden tutun, balık ve etle beslenen pek çok çeşidinin olduğunu, büyüklüklerinin kafa, boyun ve kuyruk yapılarının da farklı farklı olduklarını öğrendim.

Ateşi Keşfettik

 Dinazor parkta İlk insanın ateşi nasıl yaktığını denedik.

11 Haziran 2012 Pazartesi

23 NİSAN 1974 GÜNLÜ BİR SERGİ

23 NİSAN 1974 GÜNLÜ BİR SERGİ BİLGİLENDİRME YAZISI

    1973-1974 Öğretim yılında öğretmenlik aşkıyla dolu bir insan, Döndü İlbars'la birlikte çalıştık. Resim-iş derslerinde öğrencilerimizin yaptıkları ve onlar çalışırken onlarla birlikte bizim de yaptıklarımızdan ortaya epey güzel iş çıkmıştı.Teftişimize gelen saygı ile andığım Sayın Mustafa Yüksel ve Çok geniş ufukları olan ve ülkemizin değerlendiremediği değerlerinden olduğunu düşündüğüm İlçe kaymakamımız Sayın Sudi Kocaimamoğlu'nun öneri ve yüreklendirmeleri sonucu dağ köyündeki bir ilkokulun çalışmaları 23 Nisan 1974 günü İlçe merkezinde sergilenmişti.İşte o sergi öncesi Döndü öğretmenle birlikte o günkü birikimimizle kaleme aldığımız sergi bilgilendirme yazısı geçti elime. Birden O günlere gidiverdim. Döndü Öğretmeni bilgilendirmek ve onayını almak istedim. Ulaşmam mümkün olmadı. Yazı ve çalışmanın O günün öğretmeninin duruş ve yaklaşımını da hissettirdiğini düşünüyorum. Bu vesile ile şimdi nerelerdedir bilmiyorum.Döndü İlbars öğretmenime de selam ve saygı iletiyor, sağlıklar diliyorum. Hıfzı Yetgin
işte Bilgilendirme yazımız.

"HALKIMIZA;
Bir ulusun halk tabakalarında yaşayan gelenek, görenek, el s an atları ve folklor ürünleri o toplumun belleğindeki kültür yapısını bulup ortaya çıka¬rır. Bize o coğrafyanın değerler toplamını ve halkını tanıtır.
Anadolu’nun köyünde, kentinle her yöresinde genç kız gözünü açıp çevresinde bıyıkları henüz terlemiş delikanlıları gördü mü çabaya düşer, çeyizini ha¬zırlar. Ya tezgahtadır halı-Kilim dokur, ya gergefin başına geçer göz nuru döker. Renkler ibrişim olur bükülür. Sonra da şekil olur yazmaya, cembere, çevreye, kola¬na, peşkire dökülür. Kimi püskül olur, demet, demet saçılır. Kimi oya olur bir iğnenin uçunda büklüm, büklüm açılır . Her düğün biz hüner yarışı, bir renk cüm¬büşüdür. Gelin evi, gerdek evi; halılar, kilimler, çoraplar, keseler, oyalarla düzenlenir. Çevrenin görüsüne sergilenir. Renge desene susamışların susuzlukları burada giderilir. Bıyığı henüz terlemiş delikanlılarda boş durmaz. Onlarında vardır yapacakları. Bu gelenek Anadolu’da el sanatlarını ayakta tutmuş, yöresel biçimler kazandırmıştır. Ancak son yılların hızlı gelişimi, toplumdaki sınıf farklarının belirginleşmesi, karın doyurmanın güçleşmesi, köylerin şehire akını ve benzeri etmenler sabır ve emek isteyen el sanatlarını hırpalamış, kıyıya itip unutuluş yo¬luna bırakmıştır.
El işlerinin yok olmasına gönlümüz razı değil. Bu sanata güç vermek, yitip yok olmasını önlemek zorundayız. Aydın kesim kendisine düşen ödevi yapmak halkın yaratıcılığına dayanan, bu sanatı geliştirip halkın gelenek ve göreneklerinden kopmadan ondan aldıklarını yeni bir anlayışla yine ona gö¬türmelidir. Halk içinde yaşayan sanatların halkın eğitiminde etken bir eğitim aracı olduğu, gerçeği gözden ırak bulundurulmamalıdır. Bu erekle elveriş¬siz koşullar altındaki çalışmalarımız sonucunda bu sergiyi hazırladık. Ortaya koy¬duklarımızın çok güzel yada çok başarılı olduğu savlamasında değiliz. Olanak¬larımız oranında üstteki erek çemberi içinde öğrencilerimizle birlikte çalıştık. Serginin hazırlanışına, yakın ilgi ve anlayışlarından dolayı İlçe kaymakamımız Sudi Kocaimamoğlu"na teşekkürü borç biliriz. 23 Nisan 1974

Güzelyayla Öğretmenleri
Döndü İlbars-Hıfzı Yetgin"

1 Haziran 2012 Cuma

RIFAT ILGAZ

1911 yılında Cide'de doğdu. Şiir yazmaya ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. İlk şiiri 27.07.1927'de, günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz (Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosya gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başladı. Lise yıllarında babasının ölümü nedeniyle ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi'nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu. Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düzce arasında Gümüşova'da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938'de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939'da İstanbul Karagümrük Ortaokulunda Türkçe Öğretmenliğine başlayan llgaz'ın, yazı ve şiirleri büyük dergilerde yayınlanmaya başladı. 1940'da Gığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümüne girdi. Haşan Tanrıkut, Sabahattin Kudret Aksal, Salah Birsel'le tanıştı. Ömer Faruk Toprak ile 9 Eylül 1942'de Yürüyüş dergisini çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A. Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943'de ilk kitabı "Yarenlik"i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944'de "Sınıf" adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. Pertev Naili Boratav "Sınıf" için:"Yeni Türk şiirine inanmayanlara, Rıfat llgaz'ın kitabını oku-yup anlamlarını dilemekten başka yapılacak birşey yoktur" diye yazdı.1945'de Gün dergisi çıktı. llgaz bu dergide sekreterdi. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz Nesin'in Cumartesi dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı. 1946'da Esat Adil, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Gerçek gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın dergisini Esat Adil ve Adil Yağcı ile birlikte çıkardılar.

Öğretmenliğe yeniden döndükten sonra Boğazlayan-Yozgat'a tayini çıktı. Hastalığı nedeniyle Validebağ Sanaturyumunda yattı. Şubat 1947'de Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Mim Uykusuz'un çıkardığı Markopaşa kadrosuna girdi. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Markopaşa gibi dergilerin de sık sık adı değişiyordu.
1950'li yıllarda llgaz gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan, gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler. 1952-1960'daTan gazetesinde dizgici-düzeltmen ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Turhan Selçuk ve İlhan Selçuk'un çıkardığı Dolmuş dergisinde "Stepne" takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalılar (Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul'da bu dergide dizi olarak yayınlandı. Hababam Sınıfı'nı da, isminin sakıncalı olması nedeniyle "Stepne" (Yedek Lastik) takma adıyla yazdı. Ocak 1953'de Devam adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı.

1961 Anayasası yürürlüğe girdikten sonra kendi adıyla yazı ye şiir yayınlayabilme olanağına kavuşan Rıfat llgaz Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organların-da ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazabildi. Sınıf yayınlarını kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970'de Basım Şeref Kartını aldı.

1974'de emekli oldu. Doğum yeri olan Cide'ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorguya çekildi ve gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul'da, oğlu Aydın llgaz ile birlikte ölümüne kadar yaşamaya başladı. Bu olaylar "Kırkyıl Önce Kırk Yıl Sonra" adlı kitabında anlatılır.

Onu hepimiz Hababam Sınıfı'nın yazarı olarak bildik. Altmış yayınlanmış kitabı olmasına karşın onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Kitaplarında; çağdaş, ileri görüşlü, ulusumuzdan yana birlikteliği önerir.

Yıllarca kendisini bizden uzaklaştırmaya çalışan yönetimlerden sonra, demokrasi yolunda ülkemizdeki gelişmeler Rıfat IIgaz adını yeniden yücelttiyse de, Sivas olaylarının acısına dayanamayan duyarlılığı 7 Temmuz 1993 günü aramızdan ayrılmasına neden oldu. 

31 Mayıs 2012 Perşembe

Rıfat Ilgaz Ortada Resme göre eli belinde Hıfzı Yetgin

 Yıl 1978 Cide Özel idare otelindeyiz. Rahmetli Rıfat (Hoca) Ilgaz tepekondusundan bizim de her ay yaklaşık 15 gün kaldığımız Cide'nin sahildeki özel idarenin oteline yerleşti. Ara ara bizi kahvaltıya çağırıyor.Bir sabah kahvaltısında balkondan bizden otelin komşusu olan evin bahçesine bakmamızı istedi.Aşağıya baktık. Ne görüyorsunuz beni meslekten (öğretmenlikten) ihraç edenler dedi. Bahçede bir tavuk ve altı,yediı tanede yavrusu vardı. Ev sahibi tavuk ve yavrularına (civciv) yiyecek bir şeyler vermişti. Yavrulardan altı tanesi sarı bir tanesi siyah renkli idi . Anne tavuk sarı yavruların yiyecek yemelerine yardımcı oluyor ama; siyah yavruyu sürekli gagalıyarak yiyeceklere yaklaştırmıyordu. Sorusunu ben cevaplandırdım. Bir tavuk ve yedi yavru dedim. Başka dedi biraz daha baktıktan sonra bir siyah ve altı sarı yavru dedim. Başka, başka diye sorularını sürdürdü. En sonunda bana, ana tavuğun siyah yavruyu sürekli dışladığını keşfettirdi. Rıfat hoca o ay Öksüz Civciv'in hikayesini yazdı.

"GENİŞ TABANLI EĞİTİM SİSTEMİ"


Bir gün ormandaki hayvanlar bir araya gelerek okul açmaya karar verirler. Bir tavşan, bir kuş, bir sincap, bir balık ve yılanbalığı yönetim kurulunu oluştururlar. Tavşan, müfredatta koşmanın bulunmasını istemektedir. Kuş, uçmanın dahil olmasını; balık, yüzmenin dahil olmasını ve sincap, ağaca tırmanmanın mutlaka zorunlu dersler arasında olması gerektiğini söylemektedir...
Bütün bunları bir araya ......getirip, bir müfredat programı yaptılar. Ve bütün hayvanların bu dersleri görmesini istediler.
Tavşan, koşu dersinde A alıyor olmasına rağmen, ağaca tırmanmak onun için çok ciddi bir sorundu. Sürekli kafa üstü düşüyordu. Bir süre sonra beyni hasar gördü ve artık eskisi gibi koşamadı. Artık koşuda A almak yerine, C alıyordu. Ve tabii, ağaca tırmanmada ise her zaman zayıf alıyordu. Kuş, uçmada çok başarılıydı, ama sıra toprak kazmaya geldiği zaman, o kadar başarılı değildi. Sürekli gagasını ve kanatlarını kırıyordu. Bir süre sonra, toprak kazma notu hâlâ F olmasına rağmen, uçma notu C’ye düşmüştü. O da ağaca tırmanmakta çok zorlanıyordu.
Sonuçta, sınıf birincisi her şeyi yarım yapabilen, "öğrenme güçlüğü" çektiği bilinen yılan balığı oldu. Ancak eğitimciler çok mutluydu çünkü herkes bütün dersleri görüyordu. Ve buna “geniş tabanlı eğitim sistemi” dediler.

29 Mayıs 2012 Salı

Blogger Şablon Tasarımcısı

Blogger Şablon Tasarımcısı


Blogger Şablon Tasarımcısı, blogunuzun görünümünü kolayca özelleştirebileceğiniz yeni bir yoldur. Blogunuzun sizi yansıtması için çok sayıda şablondan, resimden, renkten ve sütun yerleşiminden istediğinizi seçebilirsiniz. Şablon Tasarımcısı'na erişmek için Tasarım | Şablon Tasarımcısı'na gidin.
Yeni sürüm arayüzünde Şablon Tasarımcısı'na erişmek için gri Yayın Listesi simgesinin açılır menüsünü tıklayın ve Şablon'u seçin. Burada, şablonunuzu seçip özelleştirebilirsiniz.
Şablon Tasarımcısı'nda zaman geçirirken yaptığınız seçimlere göre blogunuzun önizlemesini görüntüleyebilir, Önizlemeyi Genişlet'i tıklayarak genişletebilir ve Blogger Şablon Tasarımcısı kumanda paneli ve önizleme arasında geçiş yapabilirsiniz. Blogunuzun görünümünden memnun olduğunuzda Şablon Tasarımcısı'nın sağ üst köşesindeki Blog'a Uygula düğmesini tıklayarak kullanmaya başlayabilirsiniz.
Blogger Şablon Tasarımcısı'nı kullanmaya başlamak üzere blogunuz için profesyonel olarak tasarlanmış şablonlardan birini seçin. Her şablon, tıklandığında şablonun farklı çeşitlerini görüntüleyen küçük resimler aşağıda görüntülenir ve bu küçük resimleri tıklayarak istediğiniz şablonu seçebilirsiniz. Yeni bir şablonu tıkladığınızda bir önceki şablon üzerinde yaptığınız tüm özelleştirmelerin kaybolacağını unutmayın. Bir şablon seçtikten sona blogunuzun görünümünü özelleştirmeye devam edebilirsiniz.

Şablon Tasarımcısı'nda hangi şablonun önizlemesini yaptığınız dikkate alınmadan blog'da hangisinin kullanıldığını öğrenmek için Şablon Tasarımcısı'nın kontrol panelindeki Blog'da küçük resmini tıklayın. Şablon Tasarımcısı'ndaki şablonu blogunuzda kullanılan şablonla sıfırlamak için de bu düğmeyi tıklayabilirsiniz.

Arka plan

Bir şablon seçtikten sonra da görünümünü değiştirebilirsiniz. Blogger Şablon Tasarımcısı'nı kullanarak blogunuzun arka plan rengini veya resmini değiştirebilir ve renk şemasıyla oynayabilirsiniz. Arka planınızı özelleştirmeye başlamak için Arka Plan Resmi altındaki küçük resmi tıklayın.
Arka plan resminizin rengini değiştirme özelliği, Şablon Tasarımcısı'nın yeni ve en iyi özelliklerinden biridir. Arka plan resmi şeffaf olduğunda kullanılabilir. Arka plan resminin şeffaf olduğunu resmin sağ üst köşesinde bulunan kareli simgeden anlayabilirsiniz.

Resminizi seçtikten sonra Ana Renk Teması'nı ve ardından istediğiniz rengi tıklayarak arka plan rengini değiştirebilirsiniz.

Arka plan rengini yalnızca arka planınız şeffafsa değiştirebilirsiniz. Ayrıca seçtiğiniz şablonun arka planı griyse rengini değiştiremezsiniz.
Blogunuzun arka plan rengini seçmeye ve kişiselleştirmeye ek olarak metin ve bağlantılar için de bir renk teması seçebilirsiniz. Bu işlemi Ana Renk Teması ile oynayarak veya Önerilen Temalarımızdan birini seçerek gerçekleştirebilirsiniz. Blogunuzun renk temasının değiştirilmesi blog şablonunda değiştirilebilen tüm alanları değiştirir.
Not: Arka plan resmi şeffaf değilse temalar blog'un metin rengi temasını değiştirir.

Yerleşim

Blogunuz için tek sütundan üç sütuna kadar değişen, çok çeşitli yerleşim seçeneklerinden birini seçebilirsiniz. Bu yerleşimlerde, gadget'lar için sürükle bırak özelliğini kullanabilirsiniz. Blog'un altbilgisi için de çok çeşitli yerleşim seçenekleri sunulur.

Gadget eklemek veya kaldırmak ya da gadget ayarlarını düzenlemek istiyorsanız bu işlemi Blogger Şablon Tasarımcısı'nı kullanarak yapamazsınız. Bu işlemi genelYerleşim sekmesinden yapmanız gerekir.

Genişliği Ayarlama

Blog'un ve sağ ve soldaki sütunların genişliğini blog yerleşiminin farklı bölümleri için verilen kaydırıcıyı sürükleyerek değiştirebilirsiniz. Burada gördüğünüz seçeneklerin seçtiğiniz yerleşimin türüne karşılık geldiğini unutmayın. Örneğin, sağında ve solunda sütunları olan bir blog seçerseniz hem sağdaki hem de soldaki sütun için kaydırıcı görüntülenir. Ancak yalnızca solunda sütun olan bir blog seçerseniz yalnızca bu seçenek görüntülenir.
    

27 Mayıs 2012 Pazar

VEFA,DOSTLUK

21 Mayıs 2012 Pazartesi

DEĞİŞİMİ YÖNETMEK

10 Mayıs 2012 Perşembe

DEĞİŞİM

8 Mayıs 2012 Salı

A.SUNA SÖZGEN' in blogu

A.S.Sözgen'in bloğuna ulaşmak için tıklayınız

5 Mayıs 2012 Cumartesi

F@TİH PROJESİ TEKNOLOJİ ve LİDERLİK FORUMU WİKİ SAYFASI

wikiye ulaşmak için burayı tıklayınız

F@TİH PROJESİ TEKNOLOJİ ve LİDERLİK FORUMU BLOGU

Bloga ulaşmak buraya tıklayınız

4 Mayıs 2012 Cuma

Wiki Sayfam

Wiki Sayfama ulaşmak için aşağıdaki linki kullanabilirsiniz.

Wiki sayfam için buraya tıklayınız.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

KÖYDEN GELEN MEKTUP


             Güzelyayla’da öğretmenliğimin ikinci yılı, işimin çok, paranın az olduğu yıllar.  Devlet öğretmeni olduğum köye okul yaptı. Lojmanlı ve tek derslikli kutu gibi bir okul.  Her şey pırıl pırıl .  Epey yol aldık. Gezici okuldan yerleşik okula, oradan da kendi binası olan okula kavuştuk. O günün koşullarında hayali bile zor olan şeylerin gerçekleştiğini görüyorum. Görmenin ötesinde değişimin hızını tadına vararak yaşıyorum. Tanımlanamaz  bir başarı hazzı yaşıyorum.
 Yapılacak çok işim var.  29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama hazırlıklarına başladık. Her gün saat 15.00 den sonra Öğrencilerimi iki kol sıraya diziyorum. Tek bayrağımız var. Onu da cumartesi günü öğleden sonra  göndere çekiyoruz. Bu bayrağımızı düzgün bir sırığa bağladık bir öğrencim en önde taşıyor.  Yürüyüş düzeninin uygun adım olmasını istiyorum. Kol ve bacakları bükmeden, kollar omuz seviyesine kadar yükselecek, hem  ayak hem kollar önündekine uyarak yürünecek. Elimde bir düdük sol, sağ, sol, sağ sesleri ile  20 kişilik gruplar halinde  okulumuzun çevresinde  yürüyüş  çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmalara köylülerden de büyük ilgi var. Askerliğini yapmış erkekler öğrenciler gibi iki kol sıra oluyorlar. İçlerinden birisi komutan oluyor. Köylüler yürüyor öğrenciler izliyor, öğrenciler yürüyor köylüler izliyor. Tüm köy Bayrama hazırlanıyoruz. Köylülerden birisi çocuklara; bandoyu, en önde yürüyen majörün elindeki sopayla “artistik” hareketler yaptığını, yürürken sopayı havaya fırlatıp yine yürüyüş düzenini bozmadan tuttuğunu, davul, zil, borazan ve trampetleri anlatıyor gün dikkatimi çeken bir bakış türü keşfediyorum. Dinlerken boşluğa bakmak. Tüm öğrencilerim anlatılanları tık çıkmadan dinliyorlar. Anlamıyorum bakışını o yıllarda öğrencilerimden öğrendim. İnsanın cııız eder ya içi. O keşif cıızı solladı. İyice acıttı içimi.
                 İlçenin 47 kilometre uzağındayız.  Götürüp getirmek neredeyse imkânsız. Televizyon keşfedileli epey olmuş ama ülkeme henüz yok. Olsa da orada görseler. Elime aldığım küçük sopaları çubuk,  tahta tabureleri de trampet gibi kullanarak davulun küçüğünü düşünün. Diyorum ve taburelerle ritim çalışıyoruz. Aklıma gazyağı tenekeleri geliyor ama ” teneke çalmak” deyimi ile ilgili paradigmam vazgeçmeme yol açıyor.
                Yorgunluk mudur, yoksulluk mudur onun verdiği burukluk içinde  dersliğimin yapışığındaki ayrı kapılı lojmanıma geldim. Saat: 18.00 radyomu açtım. Köyden gelen mektup diye bir program var.  Spiker gelen bir mektubu tok ve etkileyici bir sesle, olayı yaşatarak okuyor. Buraya yazabilirim. Malzeme, kitap, gazete, giysi gibi şeylere ihtiyacımız olduğuna vurgu yaparım. Diye düşünürken, kendimi mektubu yazmış buldum.  29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutladık. Yürüyüşümüzü yaptık. Bayram sonrası ay sonu maaşımı da almak üzere 8 saatlik yaya yolculuk sonunda İlçeye ulaştım. İlk işim yazdığım mektubu TRT Ankara Radyosu Köyden Gelen Mektup programına göndermek oldu.
                 8 Mart 1971 Okulun bahçesine öğrencilerimle birlikte yaptığımız ahşap kameriye de oturuyorum. Köy içinden sesler yükselmeye başladı. Köyde transistörlü radyosu olan birkaç aile vardı. Eline radyoyu alan koşarak köy meydanına doğru geliyordu.  Hepsi de;”… bizi anlatıyor, bizim köyü anlatıyor, okulu anlatıyor, öğretmenin adını söylüyor”  diye bağırıyorlardı. Beni görünce bana doğru yöneldiler. Evler boşalmış birkaç noktada duygu seli içinde yaklaşık bir saatlik programı tüm köy dinledik.  Spiker yazdıklarımı okumuyor, adeta bizimle birlikte yaşıyordu.
                Mart sonu maaşımı almak için ilçeye gittiğimde; Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanlığı okulumuza 1000 tl para bir mektup ve büyükçe bir koli göndermişti. Yurdumun her köşesinden İki ay boyunca sayıları yüzleri aşan kitap ulaştırıldı. 1971 yılı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenlerimizi mütevazı bandomuz ile kutlamıştık. Öğrencilerimin ilk kez bölünmemiş kurşun kalemleri olmuştu.    01.05.2012  Hıfzı Yetgin                                               

29 Mart 2012 Perşembe

KEMER ÇALIŞTAYINDAN

25 Mart 2012 Pazar

24 Mart 2012 Cumartesi

gmail HESABI OLUŞTURMAK

Videoların hazırlanmasına katkılarından dolayı Antalya Amerikan Kültür Derneği Dil Kursu Kurucularından Sayın Nejat CAN'a teşekkür ederim. Hıfzı Yetgin

WİKİ SAYFASI OLUŞTURMAK

Antalya Amerikan Kültür Derneği Dil Kursu Kurucularından Sayın M.Nejat CAN'a  videoların hazırlanmasına katkılarından dolayı teşekkür ederim. Hıfzı Yetgin

BLOGGERDEN BLOG EDİNME VE KULLANMA

23 Mart 2012 Cuma

TÜRKİYE'DE ÖĞRETMENLİK


20 Mart 2012 Salı

POZİTİF DÜŞÜN YAŞAMIN POZİTİF GELİŞSİN

17 Mart 2012 Cumartesi

ÜRÜN CENNETİ YURDUM

Öğrencilerle birlikte büyükçe bir dilsiz Türkiye haritası hazırlanır. Sınıfta bulunan öğrencilerle coğrafi bölgelerden konuştuktan sonra her bölgede yetişen ürünlerle ilgili ürün örnekleri getirmeleri için takımlara ayrılmaları istenir. Her takım bir bölgenin ürünlerinden birer örnek getirmeleri istenir. Ürünler gelince her takım bölgesinin ürününü tanıtarak haritada bölgenin üzerine yapıştırır.Ürünlerle ilgili bilgi yapılanır...

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Premium Wordpress Themes