TEŞEKKÜR EDERİM SAYIN İBRAHİM OKUMAMIŞ.
ANLAT ANLAT ANLAYANIM OLMUYOR
Karadeniz’in kıyıcığından bir inançlı hemşerim
Antalya’ya konuğum olarak geldi. Evde evin kıblesini sordu. Söyledim. Namazını
kıbleye dönüp kıldı. Dün sahile indik. Bir büfeye oturduk, çay içtik. Hemşerim,
bana iki dakika müsaade, dedi. Sahile, iri taşlı kumlara yöneldi. Ceketini
çıkarıp yere serdi. Sırtını denize verdi. Başladı namaza. Koşarak gittim.
Kıbleye dönsene, dedim. Hiç oralı olmadı. Namaz bitti. Geldi yanıma. “Ola ışak
babam 90 yaşında ölene kadar sırtını denize verdi, namazını o şekil kıldı, bana
da o şekil öğretti. Ben 30 yıldır sırtımı denize verip namazımı öyle kılarım.
30 yıldan sonra bana kıbleyi mi öğretirsin?” Çok uğraştım. “Karadeniz’e sırtını
verince kıbleye dönersin. Ama sırtını Akdeniz’e verirsen kıbleye sırtını
dönersin.” Dedim, durdum. Hep gülerek “He hee konuş, konuş.” diye
cevapladı.
Bizim bakanlık yüzünü nereye döndü anlayamıyorum. Ama sırtını öğretmene döndüğü kesin. Öğretmeni, öğretmenlik mesleğini mesleğin ne olduğunu ne olamayacağını hiç düşünmeden bence kimselere de sormadan bazı uygulamalar işleme konuluyor. Eğitimde geldiğimiz nokta da tam bir dağınıklık ve adeta bozgun yaşanıyor. Baş meselemiz uzman öğretmenlikmiş gibi savunanı olmayan bir uygulama ile insanlara yaz tatili zehir edildi. Bu yorgunluk ve ikilem içinde okulları açtık. Kutlu olsun, dediğim her öğretmen “Neyi kutluyor acaba?” diye biraz da kızgın bir ifade ile anlamsız anlamsız yüzünüze bakıyor. Bu moralsizlik ve yok sayılma ruhu içindeki öğretmenle bir yere varamazsınız.
Özellikle üst yönetimin aklına ilk gelen çözüm, öğretmeni zapturapt altına almak oluyor. Oluyor da bunu bugüne kadar başarabilen oldu mu diye bakan da yok. Bakan olarak görevli var da soruna çözüm odaklı bakan yok. Aslında yeni keşiflere de ihtiyaç yok. Dünya neler yapmış diye bir bakılabilse çok yol alınacak. İskandinav ülkelerini Finlandiya’yı falan geçelim. Daha dünkü devlet, eğitimde ve kalkınmışlık düzeyi açısından çok gerilerde yer alan Estonya’ya bir bakalım mesela. Estonya son on yılda neler yapmış, on yıl önce nerede imiş, şimdi dünyanın ilk 5’inde gelişmişlik ve mutluluk ölçümlerinde ise ilk 20 içerisine nasıl ulaşmış, bu sonuca ulaşmak için neler yapılmış?
Cevap basit: Yüzlerini öğretmene döndüler. Öğretmenlere yatırım yaptılar.
Öğretmenin itibarını, mesleğinin niteliğini yükselten uygulamaları planladılar, programladılar ve uyguladılar.
Bugün dil bayramı aklıma geliverdi, eskiden
Türkçe derslerini okuma, anlama, anlatım/sözlü/yazılı, dilbilgisi diye dört ana
bölümde işlerdik. Ders kaldı ama bu uygulamaları kaldırdık. Sonrasında sonuç;
okuyanımız, anlayanımız kalmadı. Öyle olunca da hatırlayamaz olduk.
Hatırlanmayan şeyin anlatılması mümkün olamadığı için de artık aynı zamanda
anlatamaz bir nesli yaratmış olduk. Sahi kim yaptı bütün bunları?
Benimde
kaderim, konuş konuş, anlat anlat anlayanım olmuyor.
26.09.2022
Hıfzı Yetgin