21 Haziran 2024 Cuma

BUGÜN 21 HAZİRAN KUZEY YARI KÜREDE YILIN EN UZUN GÜNDÜZÜNÜ YAŞIYORUZ

 

BUGÜN 21 HAZİRAN KUZEY YARI KÜREDE YILIN EN UZUN GÜNDÜZÜNÜ YAŞIYORUZ

     İlköğretim okullarımızın 1.2.3 sınıflarında öğrencilerimize zaman ve yıl kavramı kazandırma amacıyla kullanmakta olduğumuz araçların en önemlilerinden birisi, “ Mevsim Şeritleridir”. Okullarımızın büyük çoğunluğunda mevsim şeridi kullanılmadığı, kullananların çoğunda da eylül ayında başlayıp ağustos ayında biten düz mevsim şeritlerinin kullanıldığı görülmektedir. 

1-          “ Mevsim Şeritleri” ile çalışırken öğrencilerimize birinci ayın ocak ayı olduğunu söylediğimizde işitme organı kulak, ocak ayını birinci ay olarak algılamakta iken, görme  organı olan göz eylül ayını birinci ay olarak algılamaktadır. 6-9 yaş grubundaki öğrencilerin bu farklılığı sezebilmeleri ve doğru algılayabilmelerinde doğal olarak güçlükler yaşanmaktadır. Duyu organlarının dışarıdan gelen uyarıcıları birbirlerini destekler biçimde ve aynı şekilde algılayıp, aynı nitelikte duyum olarak beyine iletmelerinin sağlanması gerekmektedir. Konuya bu yüzü ile baktığımızda hâlihazırda kullanmakta olduğumuz düz “Mevsim Şeritleri” öğretmen ve eğitimcilerimizce de bilindiği üzere “ ayanilik” yeni adıyla “ açıklık” ilkesine uygun düşmemektedir. Oysaki diyagram şeklinde yapılacak olan “ Mevsim Şeritleri” nde ise birinci ay olarak ocak ayı söylendiğinde duyu organlarınca ( hem göz hem kulak) aynı şekilde ocak ayı birinci ay olarak algılanacak öğrenme daha sağlıklı gerçekleşecektir.

2-            Düz mevsim şeritleri ile mevsimlerin birbirini izlemesi ve mevsimlerdeki münavebeyi (sıralı değişim, dönüşüm) de 6-9 yaş grubundaki öğrencilerimize sağlıklı kavratmada güçlüklerin olduğu konuya duyarlı öğretmenlerimizin pek çoğunun yakındığı bir konudur. Mevsimlerdeki münavebenin (sıralı değişimin) kavratılmasındaki güçlüğü önlemek açısından da, diyagram şeklindeki şeritler daha çocuk dostu bir araç olarak görülmektedir.

3-            Düz mevsim şeritlerinde “gün dönümleri” olarak adlandırılan (21 Mart-21 Haziran-23 Eylül -21 Aralık ) tarihlerinin ve mevsim geçişlerinin gün dönümlerinin belirtilmesi de çok sağlıklı yapılamamaktadır. Bu sakıncaları önlemek ve 1.2.3 Sınıf öğrencilerinin özelliklerine uygun ders aracı kullanmaları hususlarında, tüm yönetici ve öğretmenlerimize gerekli rehberlik yapılmalı, ilköğretim okullarımızda mevsim şeritlerinin daire çapı en az 90 cm. olacak şekilde yapılması sağlanmalı önemli gün, olay ve haftaların öğrencilerle birlikte, öğrencilerde “ hatıra bilgi” bırakıcı nitelikte işlenmesi yoluna gidilmelidir.  

4-                    Son söz ; Ders aracı olarak mevsim şeridi önemli bir ders aracıdır. Gün, hafta, ay, mevsim ve yıl kavramı bu araç kullanılarak öğretilmelidir. Bilginin yapılanıp içselleşebilmesi için öğretmenimizin bu aracın yanına giderek şerit üzerinde ilk zamanlar her gün giderek önemli gün ve haftalarda ; “ Çocuklar bugün 2024 yılının yaz mevsiminin,  eylül ayının, ikinci haftasında şerit üzerine yelkovanı 6 mart gününün üzerine getirdikten sonra “6 Mart Atatürk’ün Antalya’ya geliş günüdür”  9 eylül tarihimiz açısından önemli bir gündür. Çünkü İzmir 9 Eylül günü düşman işgalinden kurtarılmıştır.”vb. şeklinde bütünden parçaya inecek şekilde bir söylemle güne dikkat çekilmeli ve önceden hazırladığımız “ İzmir 9 eylül 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtarılmıştır” cümlesi 9 eylül gününün karşısına sonradan çıkarılabilecek şekilde yapıştırılmalıdır.  Bu çalışma her gün ve aynı şekilde sürdürüldüğünde sağlıklı bir zaman kavramı kazandırma çalışmamız başarıyla gerçekleşecektir.                                                                                                                                                       


                      
                  
                


5 Haziran 2024 Çarşamba

SORUNSUZ ERGENLİK DE SORUNDUR

 

 “Sorunsuz” Ergenlik de Sorundur.

    Çok yaygın olarak kızlarda 11-12, erkeklerde 12-13 yaşında başlayan, 14-15-16 yaşlarında zirve yapıp 18-19’lu yaşlar dahil süren bu dönemlerinde ergen kız/erkek bireylerin ailesiyle çatışmalarında normal olanla normal dışı olan nedir ? Anlaşılır cümlelerle anlatmaya çalışalım .
        ZOR BİR SÜREÇ
    Gelişimsel açıdan insan yaşamının bu zor ve sancılı döneminde yıpratıcı, rencide edici olumsuz anılar biriktirilmesine neden olabilecek davranış ve sözlerden olabildiğince uzak kalınmalıdır. Karşılıklı anlamaya çalışmak diyebilmeyi isterdim ama ebeveynler tarafından neredeyse tek taraflı ve karşılık beklemeden ama beklentisi olmadığını da hissettirmeden ergenleri yargılamadan anlamaya çalışmak galiba sürecin en az hasarla atlatılmasına zemin hazırlayacaktır. Bu unutulmamalıdır. Bir ekleme daha yapacak olursam. 1969 yılından bu yana kişisel gözlemimdir. " Daha çocuğu ile savaşıp kazanan aileye rast gelmedim".

“Ergenlik öncesinde insan yavrusu özellikle 6-11 yaş ergenlik arasında bir konuda iyi olmak, o konuda derinleşmek bireysel gelişimlerine ivme kazandırmak en geniş anlamıyla sosyalleşmek amacı taşır. Bu durum ergenlik kapısını çalana kadar onun normalidir. Ama ergenlik kapısını çalınca o güne kadar zevk aldığı, odağına koyduğu öncelikleri beğenileri ve keyif aldığı konular değişivermeye başlar.  O güne gelene değin aileleriyle gurur duyan, ailesine hayranlık besleyen çocuk birdenbire ailelerini küçümsemeye, aşağılamalara varacak derecede bile olabilir, onları hor görmeye biraz da onlardan utanmaya başlarlar. Ailelere düşen tek sorumluluk o dönemlerinde onlara hak vermeden olanları sindirmeye çalışmak en “akıllı” ve doğru hareket tarzıdır.

Ergen-ebeveyn çatışması...Sadece komşunun değil ergene sahip her ailenin sorunudur. Aileler çoğu zaman bu noktada hep hafızalarını tazelerler. Annem bana neler yapmıştı, babam bana nasıl davranıyordu? Bunlarla işe başlarsanız. Sonuç hep hüsran olacaktır. Temel soru şu.” Ben bir ergenin annesi/ babasıyım. Benim beklentilerim ve ihtiyaçlarım mı, ergenimin beklentileri ve ihtiyaçları mı?” Koşulsuz teslimiyete de çatışmanın şiddetini artırmaya da hayır.

 Cevap : Kantarın ayarını bozmadan kontrollü bir çatışma.”

Çocuğunuz küçükken yaptığınız yatırımlar değerlere ne ölçüde dokunabildiyse ergenlikte de o oranda hem siz hem çocuğunuz daha az sorun yaşayacaksınız. Ergenlikte kontrollü ve dozajında çatışma aslında yaşanması da gerekir. Çünkü gençliğe adım atan çocuğun kendisini savunma becerisi ve özgüvenini kazanması da gerçekleşmiş olur. Bazı konularda fikir sahibi olması ve o fikirleri de sahiplenip savunabilmesi değerlidir. O nedenle ergenlikte kontrollü çatışmalar ve tartışmalar aslında olması istenen davranışlar olarak kabul edilmelidir.

ÖFKE KONTROLÜ SAĞLANMALIDIR?

     Dünyada öfkeden daha tatlı şeyler az bulunur. Ama kontrolden çıktığı anda da artık öfkenin sahibi insansı bir varlığa dönüşür. O durumlarda ilk yapılabilecek şeylerden birisi ortamda olanların her birisini ortamdan ve birbirlerinden uzaklaştırmak olmalıdır.  Derin nefes alınması normalleşmeye katkı sağlayabilir.  Yeni ortamda olanların da önceki ortamla ilgili söz söylememeleri, değerlendirme yapmamaları ve anımsatıcı tavır ve hareketlerde bulunmamaları işe yarar.

        Her insana hayatının herhangi bir anında öfkelendiğinde yapması gerekenler konusunda bir eğitim verilmesi ve bu eğitimde edinilen bilgilerinde sık sık tekrarlatılması yine işe yarar. Bu eğitimde unutulmayacak en önemli ik

1-   Asla fiziksel bir eylem içinde olmayın.

2-   Sesiniz yükselebilir ama sözlerinizde kalıcı yıkıcılık asla olmamalıdır.

     Orantısız güç kavramı diye bir cümle var artık dünyanın bellek repertuarında. İşte bu cümleden olarak tartışılan konu ile uygulanacak yaptırım dengeli olmalıdır. Tartıştığınız şey su bardağı ise yaptırımınız bardağı kırmak olmamalıdır. Çok çok cam bardağı alırsınız ama yerine hiç olmazsa kağıt bardağıda verilmelisiniz. Anlatmaya çalıştığım şudur. Yaptırım, yaptırım olarak kalmalı cezaya dönüşmemelidir. Hak mahrumiyeti düzeyini aşmamalıdır. Amaç hatalı davranışın tekrarlanmasının önünü almaktır. Ergene ceza vermek amaç olmamalıdır. Ama ergene kayıtsız koşulsuz teslimiyet de ileride önü alınamayacak savrulmalar yaşamasına neden olabilir. 

Nimet külfet dengesi içerisinde çözümler aramak doğru olandır.  Hemen kafadan olmaz demeden konuyu dinledikten sonra üzgünüm şu nedenle yapamam şeklinde cümleler de kurmalıyız. 

Dikkat çekmek istediğim bir başka husus da ergen'in mahremiyeti korunmalıdir. Çok ince bir çizgi de şudur. Senin önerilerine itirazımı söyledim. Sen beyaz derken ben de siyah diye diretmeyeceğim. Seninle bir gri alan belirleyelim ve orada buluşalım. Senin ödünlerin olsun. Ben de sana yapabileceklerimi belirteyim. Müzakere sürecimiz sürsün. Şeklinde olmalıdır. Tekrar etmek gerekirse teslim de olunmamalı ama katı tutumlar takınılarak ergenin güveni de sarsılmamalıdır.     04.06.2023 hyetgin        

                                                                                

 


Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Premium Wordpress Themes