skip to main |
skip to sidebar

13.5.24

yetginhoca1
No comments
-
- DÜNYANIN EN MÜCADELECİ KADINI,
ANNEM! ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN…
- ADAM OLABİLMİŞ ADAMLAR BU
ÖZELLİKLERİNİ ANALARINA BORÇLUDURLAR...
- ANNEM ,YARIN YİNE ANNELER GÜNÜ
HER GÜNKÜ GİBİ HADİ BİL BAKALIM KİMİM BEN DİYE SORASIM GELDİ...
- 2013 yılında
babam ağır zatürre, annem alzaymır hastalığına yakalandı. 2013 yılından buyana
da helali hoş olsun ikisi de yanımdaydılar. Sayın eşim adeta bir bebek ihtimamı
ile her ikisini de yakından takip etti. Yardımcısı da vardı. Ama her dakika
gözleri hepsinin üzerindeydi. Gönül huzuru ile işime gidip geldim. 2. Nisan
2019 günü annem vefat etti. Her akşam geldiğimde ilk işim elimi yüzümü yıkar
hep yattığı yatağına gider ellerini tutar " Kim geldi söyle bakalım?"
dediğimde derin derin bakar. Ay ay Sarıbeysin sen!" der , sonra beni
tanımış olmanın ona verdiği büyük bir huzurla gülerde gülerdi. Ben de hadi ana
işlettim seni der gözyaşlarımı gizlemek için yanından ayrılırdım. Yıllarca
sürdü. Yaşadık.
- Benim annem
dünyanın en mücadeleci ve kararlı kadınıydı. Ortaokul 1. sınıfta şubat tatiline
girdik. Karne elimde. Gülerek köye geldim. O yıl derin kar senesi ya da bana
öyle geliyor. Eve geldim annem ahırda hayvanları besliyor. Anne karne aldık
dedim "aferin oğlum" "aferin sarıbey" dedi. 7 zayıfım var
ama dedim. Kaşları çatıldı. Yüzü gerildi. Dişlerini sıktı. Birkaç saniye
boşluğa baktı. Öyle mi? dedi. Ses vermesi beni rahatlattı." Hee ana ..."
gibi bir şeyler söyledim. Elinin altında Kastamonulular bilir 70x80cm çaplı yükseklik
1 m. saman sepeti var. Öyle bir ittirdi ki sepet ayağımın burnunda durdu.
Hayvanların yemini samanını ver. Sonra gel diyeceklerim var dedi. Çıktı gitti.
Yalan yanlış hayvanların samanlarını verdim üzerine de katık derdik yemlerini
döktüm. Yaklaşık 20-25 arasında büyükbaş hayvan var. Ahırdan çıktım eve geldim.
Ana bitti, dedim. Gel bakalım, dedi. Annemi bu kadar sakin görmenin rahatlığı
ile düştüm peşine. Ahıra girdik. Hayvanların yemi, samanı tamam ama
altlarındaki gübrenin "hendek" denilen çukura kürenmesi oradan da
"temek denilen" boşluktan ahırın arkasındaki gübreliğe (...) kürekle
atılması gerekiyor. Eline küreği aldı. " Bak sarıbey hayvanların altını
kürüyeceksin... ama sabaha kadar yine kirletirler. sabah ezanında kalkacaksın
onları da kürüdükten sonra temekten dışarı atacaksın. Bu iş artık senin dedi.
Nasıl ya ben okula nasıl gideceğim, üzerim başım batacak? Sonra 5 km. lik yol
yürüyüp okula varacağım bunları hangi ara yapacağım dedim. Üslubum "çok
sert... Annem çok sakin bir şekilde " Benim güzel evladım, bu işleri bitir
gel dedi. Sesindeki sakinlikten korktum. Hülasa işi bitirip geldim. Yer sofrası
hazır... Hamur tarhana, kül çöreği ve kiren (kızılcık) ekşisi var... Yumuldum...
Gözümün karası kayboldu... Sofradan kalktım. Ana güzel olmuş sağ ol gibi bir
şeyler söyledim. Nenem (babaanne), dedem (babamın babası) bize gelmişler. Onlar
köyün ilk evi... "Bozoklu Numan yapmış." o evde otururlardı. Biz de
ardıç doruk denilen bir tepede önce dedemler, amcamlarla birlikte yapmaya
başladığımız ancak ben 4. sınıfta iken yanan evimizin yerine babamın yaptırdığı
evde kalıyoruz. Nenem " kız kara Behiş oğlana zayıfı var falan diye kızma
bak külahları değişiriz." dedi. Anam..." yok anam niye kızayım ki...
Yükümü hafifletecek çift çubuk canım çıkıyor" dedi. Nenem kız ben sana
boşuna "baş gelin" dememişim aferim sana dedi.
- Ben 7 zayıfın
üzerine bu kadar hoşgörünün sarhoşluğunu yaşarken annemin " sen gel
bakayım... Benim güzel oğlum... Sarıbeyim" sesi beni ayıkktırdı... ne var
şimdi yine ana ya... gibi bir söz diyecek oldum.... girdi koluma avluya
indirdi. Boncuk renkli ama odun ateşinde kaynaya kaynaya mavi siyah bir renk
almış çaydanlığa demlenip çaydanlığın ucuna gazete kağıdı ile tıkaç yapılıp
üzerine de hamur teknesinin mayalanma aşamasında örtülen örtü ile üzerinin
kaplandığı çaydanlıktan gelen mis gibi çay kokusunu içime çeke çeke avluya
indik. 5m. eninde 3 m. yüksekliğinde kırılmak için istif edilmiş odun
kütüklerini o gece fark ettim. Halbuki yıllarca vardı. Annem " sarıbey
bunların parçalanması bitince gel" ... " oğlum çok yoruldum uyursam
falan beni uyandır sana ıhlamur kaynatacağım dedi. Bir süre sonra girdim
içeri... annem uyanık bitti mi dedi.. " ya nasıl biter o kadar odun
dediğimi bir de ocakbaşında duran 80 cm. uzunluğundaki" maşanın popoma
indiğini ve benimde kütüklerin arasında yerimi aldığımı hatırlıyorum. Sabah
güneş doğarken o odunların bittiğini ve eve geldiğimde annemin ıhlamurun sadece
çiçeklerini ayırıp çaydanlığın yanında beklediğini gördüm. Bitti mi Sarı Bey
dedi. Heee ana dedim...Tamam uyuma sana ıhlamur kaynatacağım, dedi. O gün
duyduğum son söz oydu. Yarım saat falan uyudum uyumadım. Annem ocağın başında
tarhana çorbası yapıyor. "sarıbey hadi oğlum" ahıra derken uyandım.
Nazlanma hakkım yok. Hemen kalktım. Elimi yüzümü yıkadım. Ana ahırı bitireyim
çorbayı sonra içerim dedim. Oğlum bugünlük öyle olsun. Ama yarın ben senin
çorbanı pişiririrm ama koruculuk yapamam.. dedi. Yani benim kendi gerçeğime
dönmem için 24 saat yetti. BUNUN MİMARI KARA BEHİŞTİ. DAHA SONRAKİ ÖĞRENCİLİK
YILLARIMDA BÜTÜNLEME İLE TANIŞMADIM. Okuması yazması yoktu. Babası her yıl
öğretmenine 2 horoz bir "fakrıttın" götürürmüş o da okula gitmezmiş.
Anam benim hakkını helal et. Keşke yaşasaydın da her akşam beni tanırmış gibi
yapsaydın. TOPRAĞIN BOL BİLİYORUM. SENİ ALLAHIM DAHA İYİ BİLİR... SEN TOPRAKSIZ
OLAMAZSIN. YERİN ZATEN CENNET... Kızlarını okutmak için verdiğin mücadele
ciltlere sığmaz... Anam mezarını aynen dediğin gibi yaptırdım. Babamın mezarını
da senin dediğin gibi yaptırdım. Ben yaşadıkça her 2 Nisan’da ve her 21 Eylül’de
yasini şeriflerinizi mezarlarınızın başında okuyacağım. Ruhun şad olsun...
Babamı biliyorsun .21.09.2020 günü yanına geldi. Sen gidince Sarıbeye (bana)
emanetti. Şimdi sana emanet. Allahım rahmetini esirgeme. Cennetinde olsunlar.
Topraksız da ışıksız da bırakma…amiin…
- TÜM ANNELERİN
ANNELER GÜNLERİNİ DE KUTLARIM. 12.05.2023 hyetgin