31 Temmuz 2009 Cuma

YETGİNHOCA

YETGİNHOCA
Yıl 1969 Yeniortam gazetesi vardı o yıllarda. Emil Galip Sandalcı orada yazardı. İlçede tek gazete bayisi vardı. Öğretmen de aylık abone olmuştu. Her ayın ilk Cumartesi günü köy öğretmenlerinin maaşlarını alabilmeleri ve duyuruların iletilebilmesi için öğretmenler toplantısı yapılırdı. Toplantı sabah saat: 9.00 da başlar, kısa bir konuşma ve duyuruların iletilmesinden sonra biterdi.
Öğretmen bir ay boyunca birikmiş gazeteleri köye götürürdü. Köyde çoğu zaman domino oynanıp radyo dinlenilen bir kahve vardı. Kahvede de gazyağı ile yanan kuvvetli ışık veren lüks lambası vardı. Her gün köylülere lüks lambası ışığında geçmiş aya ait gazetenin iki sayısının önemli haberlerini okurdu. Sadece gazete dinlemek için epeyce köylü kahveye gelirdi. Gazete ve sohbet bitince iddialı domino bazen de iki kişinin ustalık yaptığı 6 kol iskambil oynanırdı.
Böyle bir akşam sohbeti sonrasında köylülerden birisi,
—Öğretmen! Sana ‘Öğretmen’ deyip geçiyoruz.
— Ne demek istersiniz?
—Yok, yok adın zor senin. Geçen cuma Cumayanı pazarına gittim. Orada senin adını sordular diyemedim. Soyadını bildim. Adına da ‘’Yetgin Hoca deriz biz’’ dedim.
— Neden? Adımı kaç kere söyledim size.
— Sen dedin de… Ben yine diyemedim adını. Adın biraz el (yabancı).
— Adım H. Y.
— İşte diyemedim. Ama soyadın kolay. Adına da yetginhoca dedik mi oda kolay.
—Ama adım Hıfzı Yetgin
Ertesi gün her gören,
—Merhaba … Hoca. Günaydın … Hoca. Öğretmen adın da kolaymış.
Demeye başladı. Öğretmen de sakınca görmedi. Bir süre sonra adı da soyadı da … Hoca oldu.

2 yorum:

mnejatcan dedi ki...

Güzelmiş :) En çok da köylülerin sizin okuduğunuz gazeten gündemi takip etmesi... tam 40 yıl önce...

Unknown dedi ki...

Ben de yetginhoca'nın nereden geldiğini bilmiyordum. Bence çok güzel bir lâkap.

Yorum Gönder

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Premium Wordpress Themes